Aylardır
içerisinde bulunduğumuz koşuşturmaca millet en sonunda 29 eylül sabahı 0550
saatlerinde son buldu ve biz Glasgow’a gelmek üzere uzun bir yolculuğa
çıktık.Aslında havaalanından başlamak lazım bunu anlatmaya ama gerek yok J
çünkü Türkiye’nin malum havaalanı maceraları birer kabustur ve havaalanlarını
kullanan herkes bunu az çok bilir J. Neyse efenim biz
sadede gelelim KLM hava yollarının 0550
saatli uçağı ile rötarsız bir uçuşla başladık bu uzun sürecek maceraya ki
aktarmalı bir uçuştu ve Amsterdam havaalanının arka taraflarında cirit
atacaktık J.
Bizi bu süreçte üzen en kötü durum malum U.K deki sigara fiyatlarının çok
olmasından dolayı Amsterdam aktarması sırasında bavulumuza koyacağımızı hayal
ettiğimiz birer karton sigarayı uçağın geç inmesi ve aktarma kapısının vergisiz
bölgeden çok uzak olması sonucu alamamamız olması ki ona da çözümler ürettik
kendi adımıza diye düşünüyorum eğer pratik yaparsak daha güzel olacak.
Bu arada şunu
anlatmadan geçemeyeceğim aktarma yerinde öyle bildiğiniz bir kapıdan geçip
binmedik aktarma uçağına her zaman tatmak istediğim o uçağa dışarıdan
merdivenlerle giriş olayını yaşadık ki bu da bu yolculuğa ve bu okula gelmekte
ne kadar doğru karar verdiğimin bir nevi bana habercisi gibi birşeydi.
Yolculuk
sırasında bizi en endişelendiren şey yanımızda bulunan akustik ve elektronik
gitarlardı ilk başlarda ağız burun kıvırsalarda ( ki bunu Türkiye de yaşadık )
sonrasında yanımıza almamıza izin vermeleri ve hiçbirini kırmadan sağ sağlim
İskoçya topraklarına sokabilmemiz bir güzel derin nefes almamızı sağladı.
Yolculuğun en
yorucu kısmı ne yazık ki Glasgow havaalanından çıktıktan sonra merkeze
gidebilmek için bindiğimiz otobüsten sonra başladı.Sanırım o benim sürtülme
ihtimali olmayan bir 28 kiloluk bavul, 10 kiloluk el çantası ve 5 kilo olan
bilgisayar çantası ile aşağı yukarı yürüdüğüm 3 km yakın yoldu (tek benim
olduğumu sanmayın bütün grup darmadağın oldu o yolda çünkü herkesin bavulu
biraz aşırı yüklüydü ve kimsede tek bavul yoktu). Yani Glasgow bizi güzel bir
gündüz sporu ile karşıladı : ). Bu arada belki neden taksi tutmadınız mal
mısınız acaba sorusunu duyar gibi oldum, şöyle açıklayayım burada taksiye
verdiğiniz para ile evinizin bir ay kirasını ödersiniz : )...
Evet Okulumuz
City of Glasgow College olmak üzere biz ise Riverside Kampüste bulunmaktayız.
Kaldığımız yer bana göre çok hoş bir yer tek sorun yaş ortalamasının biraz
üstünde kalmış olmamız ki bu da geçici bir durum ve herkesin bize saygı duyduğu
bir ortam yaratıyor J Hintliler, Pakistanlılar, ingilizler , irlandalılar,
iskoçyalılar ve biz Türkler olmak üzere baya renkli bir yelpaze çiziyoruz.Ama
şunu temin edebilirim sanırım buradaki en parlak ve düzenli ne bileyim kendine
baktıran grup biziz. Bence yurt aynı mahalleler gibi bölünmüş. Hint mahallesi,
Zenci mahallesi, Kızlar koğuşu ve biz normal koğuş üyeleri olmak üzere
bölünebilir. Böyle muhteşem bir yer olmamasına rağmen beni gayet tatmin etmiş
olup iyi ki gelmişim dedirten bir yer aslında burası.Ama sanırım kısa bir zaman
sonra diğer tarafta bulunan yaşıtlarımızın arasına geçeceğiz.
Belki de
Glasgow’a gelmiş olmanın verdiği en güzel şey dün gece dinleme şansını
yakaladığım SWEET VENDETTA blues grubuydu. Şöyle söyleyeyim biz buraya
haşarılık yapıp dağıtmaya gelmedik ama CUMARTESİ geceleri kutsaldır efenim ve
yurtta pinekleyerek geçmez J bir de ülkeye ayak bastığımız ilk gün olunca bir
merhaba partisi gibi birşey oldu : ) Bu yüzden GRUPÇA verdiğimiz kararda
Cumartesi günlerini unutulmaz kılmaya çalışacağız : )
Ama dün gecenin
bir mükemmel olayı ise sarhoş olan bir turist ablamızın benim ağlarıma
yakalanmış olmasıydı deyip bir yürekleri ağza getireyim hahahahJ
yok öyle ağ falan yok kızcağız gayet sarhoş olup evinin yolunu kaybedince yolu
yurda yürümeye çalışan bizlerin karşısına düştü e biz de iyilik yapıp evine
kadar götürdük. Ama hala arkadaşının kızın ismini haykırarak sokaklarda
koşmasını hatırlıyorum bizi gördüğü zaman öyle bir ağladı ki sanarsınız toplu
tecavüz ettiler bunlara glasgowun tenha köşelerinde...Kısa günün karı iki güzel
insandan iki güzel teşekkürler öpücüğü almak oldu J. Umudumuz var bizi
bulabilirler teşekkür için belki diyoruz.
Yemekler
konusuna gelince yurdun yemekhanesi Burak abinin ( bizim en büyüğümüz ve en
deneyimli üyemiz diyelim ki kendisi bizden sorumlu olan kişi olup her dakika
yanımızdadır) söylediğine göre ufak bir kadro değişimine gitmiş ve sanki o
sırada yemek yapamayan ama ucuza işi kabul eden birilerini yoldan çevirip
içeriye almışlar gibi olmuş.Tek güzel şey hep bir patates olması fırında,
haşlanmış, kızarmış. Tek güzel yanı kahvaltısı bu güzide yurdun ki baya çeşit
çıkarıyorlar. Ama en güzel yanlarından biri de bol bol kahve ve sıcak çikolata
içme imkanımızın olması.
Aslına
bakarsanız asıl hayatımız burada yarın sabah başlıyor çünkü kolej start veriyor
yarın saat 830 semalarında.Ve ben de mümkün olduğunca buradan sizlere
yaşadıklarımızı yazmaya çalışacağım.
Bu arada
unutmadan şunu da söyleyeyim burası büyük bir öğrenci şehri olup bir sürü
kolej, üniversite falan var...Sokaklar genç kaynıyor. Zaten ilerleyen
zamanlarda size beğendiğim mekanların tanıtımlarını da yapacağım.
Şimdilik kısa bir bilgi amaçlı benden bu kadar ( Helin ve
Nuriye çalışma odasında katılacağıma söz verdim )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder