30 Eylül 2012 Pazar

Glasgow Macerası VOL 1



Aylardır içerisinde bulunduğumuz koşuşturmaca millet en sonunda 29 eylül sabahı 0550 saatlerinde son buldu ve biz Glasgow’a gelmek üzere uzun bir yolculuğa çıktık.Aslında havaalanından başlamak lazım bunu anlatmaya ama gerek yok J çünkü Türkiye’nin malum havaalanı maceraları birer kabustur ve havaalanlarını kullanan herkes bunu az çok bilir J. Neyse efenim biz sadede gelelim KLM hava yollarının 0550 saatli uçağı ile rötarsız bir uçuşla başladık bu uzun sürecek maceraya ki aktarmalı bir uçuştu ve Amsterdam havaalanının arka taraflarında cirit atacaktık J. Bizi bu süreçte üzen en kötü durum malum U.K deki sigara fiyatlarının çok olmasından dolayı Amsterdam aktarması sırasında bavulumuza koyacağımızı hayal ettiğimiz birer karton sigarayı uçağın geç inmesi ve aktarma kapısının vergisiz bölgeden çok uzak olması sonucu alamamamız olması ki ona da çözümler ürettik kendi adımıza diye düşünüyorum eğer pratik yaparsak daha güzel olacak.
Bu arada şunu anlatmadan geçemeyeceğim aktarma yerinde öyle bildiğiniz bir kapıdan geçip binmedik aktarma uçağına her zaman tatmak istediğim o uçağa dışarıdan merdivenlerle giriş olayını yaşadık ki bu da bu yolculuğa ve bu okula gelmekte ne kadar doğru karar verdiğimin bir nevi bana habercisi gibi birşeydi.
Yolculuk sırasında bizi en endişelendiren şey yanımızda bulunan akustik ve elektronik gitarlardı ilk başlarda ağız burun kıvırsalarda ( ki bunu Türkiye de yaşadık ) sonrasında yanımıza almamıza izin vermeleri ve hiçbirini kırmadan sağ sağlim İskoçya topraklarına sokabilmemiz bir güzel derin nefes almamızı sağladı.
Yolculuğun en yorucu kısmı ne yazık ki Glasgow havaalanından çıktıktan sonra merkeze gidebilmek için bindiğimiz otobüsten sonra başladı.Sanırım o benim sürtülme ihtimali olmayan bir 28 kiloluk bavul, 10 kiloluk el çantası ve 5 kilo olan bilgisayar çantası ile aşağı yukarı yürüdüğüm 3 km yakın yoldu (tek benim olduğumu sanmayın bütün grup darmadağın oldu o yolda çünkü herkesin bavulu biraz aşırı yüklüydü ve kimsede tek bavul yoktu). Yani Glasgow bizi güzel bir gündüz sporu ile karşıladı : ). Bu arada belki neden taksi tutmadınız mal mısınız acaba sorusunu duyar gibi oldum, şöyle açıklayayım burada taksiye verdiğiniz para ile evinizin bir ay kirasını ödersiniz : )...
Evet Okulumuz City of Glasgow College olmak üzere biz ise Riverside Kampüste bulunmaktayız. Kaldığımız yer bana göre çok hoş bir yer tek sorun yaş ortalamasının biraz üstünde kalmış olmamız ki bu da geçici bir durum ve herkesin bize saygı duyduğu bir ortam yaratıyor J Hintliler, Pakistanlılar, ingilizler , irlandalılar, iskoçyalılar ve biz Türkler olmak üzere baya renkli bir yelpaze çiziyoruz.Ama şunu temin edebilirim sanırım buradaki en parlak ve düzenli ne bileyim kendine baktıran grup biziz. Bence yurt aynı mahalleler gibi bölünmüş. Hint mahallesi, Zenci mahallesi, Kızlar koğuşu ve biz normal koğuş üyeleri olmak üzere bölünebilir. Böyle muhteşem bir yer olmamasına rağmen beni gayet tatmin etmiş olup iyi ki gelmişim dedirten bir yer aslında burası.Ama sanırım kısa bir zaman sonra diğer tarafta bulunan yaşıtlarımızın arasına geçeceğiz.
Belki de Glasgow’a gelmiş olmanın verdiği en güzel şey dün gece dinleme şansını yakaladığım SWEET VENDETTA blues grubuydu. Şöyle söyleyeyim biz buraya haşarılık yapıp dağıtmaya gelmedik ama CUMARTESİ geceleri kutsaldır efenim ve yurtta pinekleyerek geçmez J bir de ülkeye ayak bastığımız ilk gün olunca bir merhaba partisi gibi birşey oldu : ) Bu yüzden GRUPÇA verdiğimiz kararda Cumartesi günlerini unutulmaz kılmaya çalışacağız : )
Ama dün gecenin bir mükemmel olayı ise sarhoş olan bir turist ablamızın benim ağlarıma yakalanmış olmasıydı deyip bir yürekleri ağza getireyim hahahahJ yok öyle ağ falan yok kızcağız gayet sarhoş olup evinin yolunu kaybedince yolu yurda yürümeye çalışan bizlerin karşısına düştü e biz de iyilik yapıp evine kadar götürdük. Ama hala arkadaşının kızın ismini haykırarak sokaklarda koşmasını hatırlıyorum bizi gördüğü zaman öyle bir ağladı ki sanarsınız toplu tecavüz ettiler bunlara glasgowun tenha köşelerinde...Kısa günün karı iki güzel insandan iki güzel teşekkürler öpücüğü almak oldu J. Umudumuz var bizi bulabilirler teşekkür için belki diyoruz.
Yemekler konusuna gelince yurdun yemekhanesi Burak abinin ( bizim en büyüğümüz ve en deneyimli üyemiz diyelim ki kendisi bizden sorumlu olan kişi olup her dakika yanımızdadır) söylediğine göre ufak bir kadro değişimine gitmiş ve sanki o sırada yemek yapamayan ama ucuza işi kabul eden birilerini yoldan çevirip içeriye almışlar gibi olmuş.Tek güzel şey hep bir patates olması fırında, haşlanmış, kızarmış. Tek güzel yanı kahvaltısı bu güzide yurdun ki baya çeşit çıkarıyorlar. Ama en güzel yanlarından biri de bol bol kahve ve sıcak çikolata içme imkanımızın olması.

Aslına bakarsanız asıl hayatımız burada yarın sabah başlıyor çünkü kolej start veriyor yarın saat 830 semalarında.Ve ben de mümkün olduğunca buradan sizlere yaşadıklarımızı yazmaya çalışacağım.

            Bu arada unutmadan şunu da söyleyeyim burası büyük bir öğrenci şehri olup bir sürü kolej, üniversite falan var...Sokaklar genç kaynıyor. Zaten ilerleyen zamanlarda size beğendiğim mekanların tanıtımlarını da yapacağım.

Şimdilik kısa bir bilgi amaçlı benden bu kadar ( Helin ve Nuriye çalışma odasında katılacağıma söz verdim )

                                       Sol baştan Say : ) , Saruhan , Belgin, Burak, Helin, Volkan 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder