27 Ağustos 2011 Cumartesi

Kendimden yana...

 bazen en büyük umutlar sadece kurguladığımız birer beklenti olur ve asıl koyan kurgunun gerçek olamayacak kadar güzel olmasıdır.

yıldız tozundan yalnızlıklar "I"


Çok uzak değil tam kendi yalnızlığımın kuytusundan sesleniyorum şimdi, pardon seslenmiyorum tuşlara basıyorum.Gitmelerin insanın hayatında bu kadar çok şey değiştiriyor olması üzüyor insanı sayın ve sevgili kimlerseniz işte...Hani yanındayken hissedemediğin ama uzağındayken bütün vücuduna çöken özlem duygusu gibi.
Yanlış anlamayın yeryüzü üzerinde bu meslekten daha başka bir meslek yaptığımı hayal bile edemiyorum.Ben denizlere ve özgürlüğe aşık biriyim ki bu yüzden de aşk kelimesi bende sadece kelime anlamına bağlılığımın kanıtı oluyor ne eksiği ne de fazlası.Aklımın bacasından, yüreğimin penceresinden içeri giren kim varsa aslında girmiyor sadece gölgesinin iz düşümünü bırakıyor geçmeyecek olan bir is lekesi gibi.
Hayat garip oyunlarla ya da biz onları öyle algılamak istediğimiz için karşımıza çıkan her olayla geçip gidiyor.Aranızda dindarlar ya da dinsizler olabilir ama biliniz ki sizin düşünmenizi sağlayan bir güç var ve o güç belki big bangle oluştu belki de öyle havadan kondu yani bazı bilim adamlarının “ben bilime inanıyorum” deyip karşıda ki adamın” bilim de bir dindir siz sadece dokunabildiğiniz ve görebildiğiniz şeylere inanıyorsunuz bense daha fazlasına” demesi gibi birşey.Neyse bu kadar saçmalama yeter değil mi =)
Sadece özlüyorum diyecektim.Kimi ve neyi özlediğimi bilmeden karnını doyuramamış ve konuşmayı bilmeyen bir bebek gibi sızlanıp duruyorum.Büyüdük desemde içimde hala bir yerlerde ne istediğini bilmeyen o çocuk kalacak galiba.Ki geçmişime ve anılarıma bakarsakta sonunda bir mesleği seçmem de mucizevi birşey sorunuz aile mensupları.
Bir adım attıktan sonra biraz daha fazlasını istemek suç mu ? bu hayatta keşfedilecek o kadar çok şey varken sadece elimizdekilerle yetinmek bir hata değil mi kendimize karşı işlediğimiz.Karadenizi, çanakkale boğazını, messina boğazını, cebelitarık boğazını, ingiliz kanalını geçtim diye bitti mi yani herşey.Bu kadar mı elde edebileceğim.
Herşeyin ötesinde herşey gerçekten para mı oldu, yani nerede hayallerimiz ve uğruna ölebileceğimiz yeteneklerimiz.
Bu aralar sorguluyorum bende ne varsa, ne yaptıysam...Kimi sevdiysem, kime kızdıysam, kimi dostum bilmiş, kimi dışlamış,kime kırılmış, kime sarılmış,kimden kaçmışsam, hangi günahları ve sevapları işlemiş olduğumu düşünerek saçlarıma biraz daha beyaz düşürüyorum.
Kızmayın ama kırılmayın sanırım hepimizin içinde birer kaypak yatıyor.Yeri geldiği zaman nasıl da kaçabiliyoruz gerçeklerden.Eğer bunun farkına varmak istiyorsanız yalnız kalmanızı tavsiye ederim en az 1 aydan başlayıp 8 ay boyunca.
Biliyorum tabii ki hayatımda var olan insanların yüzüme konuşacak kadar cesur olamadıklarını, biliyorum kendilerine iğne batırmadan bizi urgana salmanın daha kolay olduğunu.Dobra insan istiyorum hayatımda açıkçası.Çatır çatır yüzüme konuşacak beni büyütecek insanlar.Fena olmazdı hani...
Aşık olmak istiyorum mesela, daha öncekilerden biraz daha şiddeti az ama yoğunluğu fazla olan..Kalabilen biri istiyorum hayatımda geçebilitesi olan birini değil.Bende izlerinin kalmasını değil kendilerinin kalmasını istiyorum.Belki de ilk defa “tamam artık güvenebilirim” dedikten sonra tükürdüğümü yalatmayan birileri.
Telefonum hiç çalmıyor mesela, özlenmiyor muyum bilmiyorum ama artık ihtiyaç duymuyorum çünkü ben ne yaptım diye düşünmek istemiyorum.İnsanların düşünceli olmasını istiyorum..
Çok kolay bir hayatım olmadı ama şükrederek bir şekilde hüznün karşısında gülerek büyütüldük biz o yüzden anlamıyorum egoları ve polemikleri.Bir insanın hayatında girecekseniz girin ve kalın.
Mesela ben bu aralar gemim ile mutlu mesut oyunları oynuyorum.Ona “yıldız tozum” diyorum ve bunu derken ne kadar geri zekalı olduğumu düşünüyorum kısacası tek varlığım 146 metre uzunluğundaki koluma takıp dolaşabileceğim değil beni üstüne alarak dünyayı dolaştırabilecek bir kişi değil birşeye sahip olmam.Bir gemi bir insandan ne kadar değerli olabilir hiç bilmiyorum.Ama ben genelde hayatıma giren her ne varsa sahiplenmeyi seviyorum ve bu yüzden de bir süre sonra “çekilmez ,aksi, lanet adam olup çıkıyorum”.
Yine yazdık paragraflar arasında bir bütünlük olmayan bir yazı.Ama dökmeliydim içimi.Çünkü yalnızlığın en kötü yanı yalnız olmak.Şuan elimde olan şeyleri sayayım size isterseniz 2 dal sigara, bir kutu pepsi, incir reçelinin müzikleri, mavi bir çakmak...Bir de düşünmekten bana küfreden beynim var o da arada sıfırlıyor kendini sormayın J

Unutmayın ! ben vardım, varım ve belki de var olacağım...Ama siz hayatınızda ne olursa olsun beni aynı yerde tutabilecek misiniz.Söz vermeyin çünkü tutulmaz bu tür sözler..Sadece inanın çünkü ben artık inanmak istiyorum.

Şimdi bilgisayarımı kapatıp biraz müzik dinleyip sadece uzanacağım..Çünkü tıpkı bebekler gibiyiz hala uyuya uyuya büyüyoruz...

Selametle...