15 Ağustos 2012 Çarşamba

BENİ GÜZEL HATIRLA

Beni güzel hatırla!
Bunlar son satırlar...
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim...

Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...

Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup bıraktım sana.
Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
Sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş 'Merhaba'lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
Ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.

Beni güzel hatırla!
Dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
Alnından öptüğüm dakikaları...
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
Bu da sana son sürprizim olsun.
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
Gidiyorum...
 
Orhan Veli Kanık

14 Ağustos 2012 Salı

Kara Çıkılar Ak sevdalar ikinci el kitaplar ucuz aşklar

İnsan gitmeye başladığı anda aslında her adımda kendinden de uzaklaşıyordur.İnsan aslında kendine de küsüyor ve geri dönmekten korkuyordur...

Ucuz aşk hikayelerini bilir misiniz ? Hani aldığınız ikinci el kitaplar misali yıpranmış bir şekilde elden çıkarılan ama her ne olursa olsun her sayfasında, her kıvrılmış köşesinde yaşanmışlığın kanıtı olan bu kitaplar çok benzer aşklara aşıklara. Hatırlıyorum "Nüveyre"yi okumuştum. Hani şu "adı aylin" tarzı biyografik romanlardan. Sayfaları daha önce hiç kıvrılmamış, gözyaşları üstüne düşmemiş ve heyecandan hızlanan nefesler daha saman sayfaların moleküllerine karışmamış...ilk aşk gibi, ilk dokunuş gibi sahiplenirsiniz o kitabı...Dışarıdan bakılınca belli bir kütlesi, genişliği ve kalınlığı olan bu kitap içerisine girdiğinizde binbir oyunla, gerçekle, birbirine yabancı onlarca karakterle kucaklar sizi...Aynı insanlar gibi...sonra o kitapların herkesin anlamaya çalıştığından başka hikayeleri olduğunu fark edersiniz.Başka kitaplara gebe kalmadan ayakta kalmaya çalışmasını takdir eder ama dile dökmezsiniz...Ve sonra, Başka bir kitabın hiç adı duyulmamış bir karakterine nasıl sayfalarca ağladığını, satır satır yalvardığını ve ödün verdiğini anlarsınız...ağırlığınca ezilir gider başka insanların yazdığı cümleler altında kendi satırlarını unuturlar, hikayelerini silerler...

İkinci el kitaplara, ikinci el aşklara geçtiğim zaman başladım ben...Başkalarının anıları üzerine yatıp uykulara yattım...Masallar okudum kendime, kelime oyunları oynadım başkasının kalıntılarıyla...Başkalarının aşklarını benimseyip kendi ütopyamı yarattım...Adı unutulmuş bir kitaba ve yazara kimsenin vermediği değeri verdim tozlu rafına kaldırdım gönül odacığımda...


Başkalarının aşklarını yaşıyoruz biz...Aynı Shakespeare'in dediği gibi "Beğendiğiniz vücutlara hayalinizdeki ruhları koyup aşık oldunuz sanıyorsunuz"...

Bunun adına kalıcı yalnızlık deniyor...İnadına söylenmiş bütün cümleler için yola devam etmek, büyük lokma yemek yerine büyük konuşmak...Ve görmemek...

Korkuyorum bazen.Bugüne kadar sevdiğim saydıklarımın artık sevgi değil de saygı çerçevesi içinde kalamadıklarından...dillerinin bağlanıp başka bedenlerin aklından konuşmalarından korkuyorum.Tanıdığımı sandığım insanların aslında sadece bir giysi olduğundan ve gerisinin zayıflıktan oluştuğunu öğrenmekten korkuyorum...Sarıldıklarımın bu kadar yok olmasından ve kollarımın gövdem kadar dolmasından korkuyorum...Korkuyorum objektif bakamayıp subjektif görmelerinden...hak yemelerinden ve bunun bir gün elbet çıkacağını bilmemelerinden korkuyorum...

Her birimiz bize bahşedilen kara çıkıda bir ak sevda yaşıyoruz...Ki zaten herkes hep beyaz ya...karalansakta olur karalanmasakta...

Bence bırakmalıyız artık beni rahat bırakın, hayatımı yaşıyorum edalarını...dönüp dolaşacağımız yer, yine sarılıp ağlayacağımız yer sövdüklerimiz olmayacak mı ? Gözyaşlarının üzerine kurulu olmayan, karşılıklı iki cümlenin kurulduğu aşklar lazım bize...başkasının dilinden konuşan değil...

ucuz aşklar diyordum bak nerelere geldim...Ben pahabiçilmez aşklarımı aslında bit pazarından buldum kendimi kandırdım...kısacası hayallerimi verdim karşılığında...ve karşılığında kırıklarım oldu...Başkalarının aşklarını yaşamayın bırakın aşk ilk geldiği yerde kalsın...

görebileceğiniz en saygılı adamlardan biriyimdir ben...evet bunu söylüyorum kendime ve tekrarlıyorum her gün...Çünkü bir yerlerde o bit pazarında kaybettim kendime olan saygımı...başkalarına olan saygılarım sorgulanmamalı...sorulmamalı...şüphe duyulmamalı.

Kitaplarım var benim...boy boy, inceli kalınlı....her birinde acı, mutluluk, ayrılık, dostluk, aşk var...kitaplarım var yazdığım...İçine yıllarımı sakladığım, aşklarımı dağladığım.Satırlarım var yarım kalan...yarım bırakılan...ve şimdi koydum bit pazarında bir köşeye, alıcıya çıkardım...

Biraz anlasaydın/ız
Biraz anlatsaydın/ız
Biraz beni sizi gördüğüm gibi görseydin/iz
şimdi böyle olmazdı/k

Herşeyin sonunda ucuz aşk kitaplarım var benim...bir masal gibi, bir dizi, bir film gibi olan...denizleri aşıp gelen ama bir satırlık cümlelere yenilen...

işte bu yüzden hiçbirinizi istemiyorum hayatımda...
beni ben yapan her birinize teşekkür etsemde benden aldıklarınız için istemiyorum hayatımda...

şimdi yazabilirsiniz kendi kitaplarınızı, satabilirsiniz parlak lüks kitap evlerinde...içinde samimiyet olmadıktan sonra kim alır sorarım ?