24 Kasım 2011 Perşembe

Mesela...

Mesela;

Git gidebildiğin kadar...Kendinden ne kadar uzağa gidersen o kadar avutabilirsin gölgeni...
Şimdi bir deniz tutup koy onlarcasıyla  arana, duvarlar, sokaklar, insanlar karalansa bir resim gibi. Mesela dalgalar olsa konuşmasa hiçbir düşünce kafatasının o çınlayan boşluğunda, tın tın inlemese hiçbir ayrılık ve tabulaşmış bütün kelimeler bir ağaç gibi sararsa solsa, güven, aşk, mutluluk sadakat...Olmasa...
Yüzsüzlük olmasa, çıkmasa karşına onca şeyden sonra ve bakmasa gözlerine, kör olsa...Nefesini nefsine kalkan kullanmasa...
Git gidebildiğin kadar...Kendinden geriye doğru adım al...Senden başka herkeste olan ne varsa dök avuçlarına ve tart insanlığını...Mesela daha hızlı sevişmek yerine yavaş ol bencil olma...Tatmin edilmeyen bir kuytu kalmayıncaya dek onun vücudunda ve senin vücudunda dokunuşlarını akrep ya da yelkovan yap...Dursun zaman adeta...
Kıskançlık olmasa mesela...Hani insanlar bu zayıflığın farkında olmasa, savurmasan bütün gururunu ve duygularını...Ona sahip oluşunu, ona ait olmuşluğun boğmasa mesela...
Kimse daha çok sevmese...Demokrasi olmasa aşkta...En çok sevene en büyük cezalar kalmasa bir siyasi düşünce gibi sağa ve sola bölünmese bedenler...Nefret etmek de sevmek olmasa mesela...
            Kal kalabildiğin kadar uzaklığında...Her tükettiğin saniye yalnız başına, baş ucuna koyduğun tekliğin seni adam yapsa kadın ya da...Dönsen sonra uzaklardan aynı bedene başka bir ruh sıkıştırabilsen mesela...
             Özgür olsan kimseye ait olmasan...Birine ait olduğunda da kimse özgürlüğüne göz koymasa...Özgürlüğü ihanet olarak algılamasa mesela...
            Sadece sevse...Sadece sevse...Keşke bunu yapabilse...Biri sadece sevebilse mesela...