15 Temmuz 2011 Cuma

Son hamle !

kapılmak istemezsin bazen bir başkasının kuytularına, ama yine de yetinmeyi bilirsin...
İşte şimdi tamamen vazgeçiyorum bahşedilmek istenen ne varsa...
Ben arkasında durdum tüm cümlelerimin...Ama artık bitti...Ve bu son demdir bana kalanlardan...Karar verdim artık masallar yok, prensesler yok.Artık sadece ben varım...Üzgünüm pes ettiğim için, cesur olamadı ki karşıma kim çıktıysa ve bu sefer de ben korkak oluyorum...Tüm söylenenleri tüm hissedilenleri buraya mühürlüyorum ki benim kaderle falan ortaya atacak bir cümlem yok...Herkes hak ettiğini yaşar...Ve herkes mutlu olur...mükemmel erkek ve mükemmel kadının hikayesiyse bu gerçekten üzgünüm o ve ben için...

3 Temmuz 2011 Pazar

Karman Çorman !

Saat 12'nin üzerinden geçeli tam 4 saat olmuş ve güneş daha ilk ışıklarını kondurmamış yeryüzünün pürüzlü tenine bu yakada.Nedense hep bu saatlerde aklımın farklı kesimlerine, farklı ütopyalarda farklı isimler düşüyor.Ah bir söz geçirebilsem zaten vurdum duymaz biri olup çıkacağım ya neyse :).Bugün gemiden geleli tam 1 yıl olmuş ve belki de gemiye gitmek için 1 ay kalmış.Kısacası varlığım ve yokluğum arasındaki o ince çizgideyim.İşin kötü tarafı da içimde yarım kalan çok şey var bu arafta.Bir yerde tamamlayamadığım umutlar bir yanda da kursağımda kalan pişmanlıklar.
Hayatıma giren her kim varsa, kendi eksiklerine bakmadan benim bütünlüğümden çalarak eksilttiler beni ve ben de hep onların dediği doğrudur diye kendimi duvardan duvara vurarak duygularımı ve kişiliğimi kan revan içinde bıraktım.Kısacası anot ve katot arasındaki o hikaye işte.
Hepimiz hayatımızın bir anında hatalar yaptık değil mi ? Hatta bu hatalar yüzüne büyüdüğümüzü böbürlenerek ağzımızda doldurarak anlattık insanlara.Hiç bitmedi bir de bu hatalar.Her dakika her birimiz hata denen şu olguya kaptırıp kendimizi yasak sevişmelere gebe bıraktırarak, yasak sevmelere daldırtarak, yanlış tercihler yaptırtarak yaşayıp gidiyoruz.Kendi dünyamızda kendi kısır döngümüze patronluk yapıyoruz.
Zaten kim hak ettiği hayatı yaşıyor ki arkadaşım.İnsanlar arasında ki farklılıklar büyüdükçe her birey hak ettiğinden biraz daha uzak düşüyor.Dünden bir gün daha büyükken yarından daha ufak oluyoruz ve bu mesafeleri 24 saatlik zaman diliminin içinde sabırsızca sömürüyoruz.İnsanlar kendilerini yarından büyük dünden ufak hale getiriyorlar ve geçmişe takılıp kalıp mutlu olamıyorlar.Bakınız ben.Bu aralar hayatımdaki hiçbirşeyden zevk almamakla beraber, nedense çevremde zevk alan insanlarında şekerine zehir katıp herkesi teker teker bunalımlara sürüklüyorum.EE ii halt ediyorum ama değil mi.Ne bencillik ama =) tebrik ediyorum.
"YAŞAM YANLIŞ ÇİZİLMİŞ" bilader.Ve biz de bu resmin kıyısında sadece bir ölçü çizgisi olmuşuz.Üstümüze basıp gidenler , üstümüzde tepinenler, tanımamazlıktan gelenler, görmeyenler ve en kötüsü de referans olarak kullanılıp başka insanların başka dünyalarına ışık tutmak.Tamam gerizekalıyız kabul ettik :D
Bir zamanlar mutlu olmayı bize bahşedilen bir lütuf olarak görürdük.Ki mutluluğu birileri ile özdeşleştirmiş olup onlar hayatımızdan gittiğinde depresif , melankolik tipler olup çıkardık.
Biliyorum aslında, ben de ah aldım birilerinden şimdi yüzümde patlıyor bütün tebessümler.Hak ettiğimizi yaşıyor muyuz bilmiyorum ama ben hak ettiğimi yaşıyorum galiba.Hepsine buradan bir eyvallah çekip önümüze bakıyoruz.
Bilmezdim ki en güvendiğimin sadece bir anlık olduğunu , güvenmeye başladığın anda gururunu da, umutlarını da alıp gideceğini.
Bilmezdim.
Şimdi biliyorum ve bu çok koyuyor...